0
Sepetiniz boş.
Ara toplam 0,00
Sepete Git Alışverişe devam et

MUTLULUĞUN FORMULÜ

MUTLULUĞUN BİR FORMÜLÜ VAR MI?
NASIL DAHA MUTLU OLURUZ?

20 Mart’ın “Uluslararası Mutluluk Günü” olduğunu biliyor muydunuz? Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ve 2013’ten itibaren dünya çapında büyük ilgiyle kutlanan bu özel gün; mutluluğun önemini vurgulamak, mutluluğu artırmanın yollarını önermek ve dünya halklarını daha demokratik ve daha adil düzenler kurarak mutluluğu sağlamaya teşvik etmekle ilgili bir gün… 20 Mart, aynı zamanda kimileri için tüm mutsuzlukları bir kenara bırakıp tamamen mutlu olma günüdür. Böylesine bir güne yaklaşırken şu anda mutluluktan bahsetmekten daha mutlu, daha anlamlı bir şey olamaz diye düşünüyoruz. Bu yüzden, hayatımıza anlam katan ve insanlık için temel bir hedef olan -olması gereken- bu sihirli kelimenin, “mutluluğun” izinden gidiyoruz bugün…

Mutluluğun bugüne dek sayısız tanımı yapılmıştır… Bu çok doğaldır çünkü mutluluk, tek bir tanıma veya tek bir formüle sığdırılamayacak kadar geniş ve göreceli bir kavramdır. Herkesin mutluluk tanımı, mutluluk kaynakları ve mutluluktan anladığı farklıdır. Dolayısıyla mutluluğun formülü kişiye özel bir formül olmalıdır. Elbette, sonsuz ya da daimi mutluluk diye bir şey yoktur. Ancak mutlu anlarımızı artırmanın ve kalıcı mutluluk seviyemizi geliştirmenin, bilimsel ve güvenilir yolları vardır. Bilim bugün bize, en güçlü yönlerimizi ne kadar çok kullanırsak o kadar çok mutluluk ve esenlik yaşayacağımızı kanıtlıyor.

Seligman Yaklaşımı ile “Mutluluk”

Psikoloji dünyası “Mutlu olmak için neler yapmalıyız?” sorusuna cevap verebilmek için mutluluğu sağlamanın yollarını keşfetmeye ve çeşitli kişisel gelişim modelleri önermeye devam ediyor. Bu modellerden biri de Pozitif Psikoloji Hareketi’nin öncüsü, meşhur psikolog ve yazar Martin Seligman’ın geliştirdiği mutluluk formülü ve iyi bir yaşam için önerdiği PERMA modeli.

Seligman, çok satan ve meslektaşları ile uzun yıllar boyunca yürüttüğü araştırmalara da yer verdiği “Gerçek Mutluluk” adlı kitabında ilham verici ve ikna edici bir dille bize mutluluğa giden yolları anlatıyor: “Gerçek mutluluğun kaynağı, kendinize başkalarına göre bir puan vermeniz değil, kendiniz için çıtayı yükseltmenizdir.”, “Geçmişin geleceği belirlediğine ne ölçüde inanırsanız, kendinizi rotasını etkin bir biçimde değiştirmeyen edilgen bir gemi olarak görme eğiliminiz o denli fazladır.”, “İyimser insanlar, dertlerini geçici, denetlenebilir ve belli bir duruma özgü olarak yorumlarlar. İyimserlerin aksine kötümserler, dertlerinin sonsuza dek süreceğine, yaptıkları her şeye zarar verdiğine ve denetimleri dışında olduğuna inanırlar.”

Seligman’ın Mutluluk Formülü: H=S+C+V

Seligman, “Gerçek Mutluluk” kitabında en olumlu ve güçlü niteliklerimizi ortaya çıkarabilmemiz için öneriler ve bir de mutluluk formülü sunuyor. Seligman’ın mutluluk formülü: H (Happiness/Mutluluk)= S(Set range/Belirlenmiş mutluluk aralığımız) + C (Circumstances/Yaşam koşullarımız) + V (Voluntary control/Gönüllü kontrolümüz altındaki faktörler). Seligman, her insanın az ya da çok genetik olarak yerleşik bir “belirlenmiş mutluluk aralığı” ile dünyaya geldiğini belirtiyor. Örneğin, piyangoyu kazanırsınız ve mutluluk seviyeniz yükselir. Birkaç hafta sonra “fabrika ayarınıza” geri dönersiniz. Ya da işinizi kaybederseniz mutluluk seviyeniz bir süreliğine düşer. Ancak, yine sonunda varsayılan mutluluk ayarlarınıza kavuşursunuz.

Seligman’a göre yaşam koşullarımız mutluluğumuzu etkiliyor, ancak yalnızca belirli bir dereceye kadar. Bu yüzden insanlar zor zamanlar ile karşılaştıklarında bile mutluluğu bulabiliyorlar. İyi haber şu ki içinde bulduğumuz koşulları sık sık etkileyebilir ve değiştirebiliriz. Seligman, nerede ve kiminle yaşadığımızın mutluluğumuzun güçlü etkileri olduğunu söylüyor. Buna göre, daha fazla kişisel özgürlüğe ve demokrasiye sahip olan bir ülkede yaşayan insanlar, daha kısıtlayıcı bir toplumda yaşayanlardan daha mutludur. Güçlü bir evliliği olan veya güçlü aile bağları olan insanlar, olmayanlara göre daha mutludur. İlginç bir şekilde Seligman, daha fazla para kazanma ya da çok sayıda yükseköğrenim görme ve daha güneşli bir ortamda yaşama gibi koşulların mutluluk seviyeleri üzerinde büyük bir etkisi olmadığını söylüyor.

Seligman'a göre mutluluğumuzun yaklaşık %35-40’ı kontrol edebileceğimiz değişkenlerden geliyor. O, bu “gönüllü değişkenleri” üç bölüme ayırıyor: geçmişimizle ilgili olumlu duygular, geleceğimizle ilgili olumlu duygular ve bugünümüzle ilgili olumlu duygular. Geçmişimiz hakkında olumlu hissetmek için geçmişte bize zarar veren şeylerden kurtulma, şükran ve bağışlama yeteneklerimizi geliştirmemiz; geleceğimiz hakkında olumlu hissetmek için karamsar düşüncelerimizle mücadele etmemiz ve iyimserliğimizi geliştirmemiz gerekir. Bugün olumlu hissetmek için ise bizi tatmin eden ve gülümseten şeyleri -örneğin, yeni bir şey öğrenmek veya başka birine yardım etmek gibi şeyleri- bulmamız gerekir.

Seligman’ın PERMA Modeli ise beş bileşenden oluşan bir “iyi ve mutlu yaşam” formülüdür: Positive emotions (Olumlu duygular) + Engagement (Bağlanma/Akış) + Relationship (Olumlu İlişkiler) + Meaning (Anlam) + Accomplishment (Başarı).

Araştırmalara göre olumlu duygular, kişinin hem fiziksel hem psikolojik sağlığını iyileştiriyor. Bu duygular dış kaynaklardan gelebileceği gibi, kişinin kendi seçimleriyle de üretilebilir. Mutlu olmak için olumlu duygular üretmemizi sağlayacak deneyimlere yönelmek en etkili çözümlerden biridir. “Bağlanma” (Engagement) unsuru ise “bir aktiviteye ya da bir işe, zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacak şekilde tutkuyla bağlanma” olarak açıklayabiliriz. Bağlanma, kişiyi mutluluğa ve başarıya götüren en önemli unsurlardan biridir. Bir işi yaptıklarında o işe tutkuyla bağlanabilen insanlar, yüksek bir motivasyonla yaşama da bağlanıyor ve daha mutlu oluyorlar. Pozitif Psikoloji alanındaki diğer bir öncü isim, psikolog Mihaly Csikszentmihalyi; bir insanın hayata tam anlamıyla bağlanması için kendini yaptığı işe tutkuya vermesi gerektiğini ve yaşamdaki en mutlu zamanların “bağlanma” içinde olunan bu anlar olduğunu ileri sürüyor.

Olumlu ilişkiler kurmak, PERMA modelinin üçüncü bileşenidir. Buna göre olumlu ilişkiler kurmak, iyi ve mutlu bir yaşamın vazgeçilmez bir diğer unsurudur. Hayat içerisinde iletişim kurduğumuz tüm insanlar, mutluluk seviyemizi derinden etkiliyor. Her geçen gün yalnızlaşmamıza neden olsa da insanlarla görüşmeyi bırakarak ve onlara öfke duyarak yaşamak bizi mutsuzluğa sürüklüyor. Olumlu ilişkiler kurmak için paylaşma, yardımlaşma, empati, iş birliği ve uyum gibi pek çok becerimizi geliştirmeyi deneyebiliriz.

PERMA modelinin dördüncü bileşeni: “Anlam”. Mutluluk, hayata bir anlam yüklemekle çok yakından ilgilidir. Aidiyet hissettiğimiz bir topluluğun parçası olmak, toplumsal olarak paylaştığımız değerlere ve inançlara sahip çıkmak, hayatta her şeyin –henüz çok az şey bilsek de- bir anlamı olduğunu kavramak hayata bir anlam yüklememize yardımcı oluyor. Bir işte veya bir projede başarılı olmak, PERMA modelinin sürdürülebilir iyilik ve mutluluk hali için sunduğu beşinci bileşenidir. Hedeflediğimiz bir şeyi sabır ve çaba göstererek başarmak, bize mutluluk getiriyor ve yeni hedefler belirlemek için bizi motive ediyor.

Özetle, “Mutlu Olmak İçin Neler Yapabiliriz?”

Martin Seligman’ın önerilerinden de ilham alarak mutluluk için neler yapmamız gerektiğini kısaca özetleyebiliriz. İlk olarak kendimizi sevip sevmediğimizi sorgulayabiliriz. Hatalarımızı, memnun olmadığımız yönlerimizi kabullenip kendimize şefkat göstererek yola çıkabiliriz. Olumlu duygular üretmek için bir eylem planı yapabiliriz. Planlamaya “Bizi mutlu edenler” ve “Bizi mutsuz edenler” başlıklarının altını dolduracağımız bir karşılaştırma listesi hazırlayarak başlayabiliriz. Böylece duygularımız üzerine yoğunlaşarak bizi mutlu edecek eylemleri kolaylıkla belirleyebiliriz. Geçmişten gelen olumsuz duyguları bertaraf etmek için çaba gösterebiliriz -eğer bu konuda başarılı olamıyorsak bir psikoloğun desteğine başvurabiliriz-. İçimizdeki gerçekçi iyimseri keşfederek gelecek için gerçekçi hayaller kurabiliriz. Tutkuyla çalışabileceğimiz uğraşları ve hobileri keşfedebiliriz. Sosyal ilişkilerimizi geliştirmek için hayatımıza daha fazla nezaket, paylaşım, dayanışma ve iş birliği katmanın yollarını arayabiliriz. Bunlara ek olarak “dengeli beslenmenin ve düzenli egzersizin mutluluk üzerinde yarattığı olumlu etkileri” hayatımıza dâhil edebiliriz.

“Ben çocukken annem bana hep, hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı. Okula gitmeye başladığım zaman, sınavda bana ‘Büyüyünce ne olmak istiyorsun?’ diye sordular. Ben de onlara ‘Mutlu olmak istiyorum’ diye cevap verdim. Onlar bana, soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara, hayatı anlamadıklarını söyledim.” demiş, Beatles grubunun efsanevi üyesi John Lennon. Aslında mutluluk tam da Lennon’ın vurguladığı gibi insan hayatının en temel hedeflerinden biridir. Öyle olmalıdır. Ama hepimiz için öyle midir? Yani, bir hedef midir? Her ne kadar hepimiz mutlu olmak istediğimizi söylesek de mutluluğu gerçekten hedefliyor muyuz? Gerçekçi mutluluk hedefleri belirleyip mutluluk yolunda adım atıyor muyuz?

Mutluluğun kesin ve tek bir formülü yoktur ama unutmayalım, her birimizin kendimize has mutluluk formülleri üretme potansiyeli vardır. Kendi mutluluk formülümüzü keşfedebiliriz. Çocuklarımıza, mutluluğun temel bir hayat hedefi olması gerektiğini; mesleklerini, arkadaşlarını ve yaşam stillerini seçerken ya da geleceği hayal ederken bu temelin izinden gitmeyi öğretebiliriz.

Mutluluğun, dünyamızdaki tüm olumsuzluklara inat her geçen gün daha da hızla yayılacağı; yoksulluğun ve savaşların geçmişte kalacağı daha adil ve daha mutlu yarınlar dileriz!

“Uluslararası Mutluluk Günümüz” kutlu olsun!

KidZania’dan sevgilerimizle

Satın Al
Açılış Saatleri
Giriş Ücretleri
Üye Girişi Sepetim