EV İŞLERİ
EV İŞLERİNE YARDIM ETMEK ÇOCUKLAR İÇİN NEDEN İYİDİR?
Küçük yaşlarından itibaren yaşlarına uygun olan ev işlerine katkı sağlamak; çocuklarımıza sorumluluklarını sahiplenmek, mücadele etmek, benlik saygısı, öz güven ve yardımlaşma gibi önemli beceriler kazandırır. Ev işleri, onları yetişkin hayatına ve bağımsızlığa alıştırmanın en etkili ilk adımlarından biridir.
Bir kısmımız şöyle düşünebilir: “Benim iki dakikada yapacağım işi çocuğum 15 dakikada anca yapar. En iyisi bu işi ben yapayım…” ya da “Okul, spor derken evde geçirdiği kısıtlı zamanı daha yaratıcı işlerle doldurmalı. Ev işlerini elbet bir gün öğrenecektir. Angarya işlerle zaman kaybetmesine gerek yok…” Öncelikle, hemen söyleyelim, çocuklarımıza ev işleri atamaktaki amacımız onlardan süper nitelikli ev çalışanları yaratmak olamaz -olmamalı-. Örneğin, kendi yatağını düzeltmesini bir sorumluluk olarak atarken amacımız, ona kendi hayatını ve düzenini nasıl kuracağı ile ilgili küçük ama değerli bir hayat dersi vermektir. Çocuğumuza başarı duygusunu tattırmak ve onun öz güvenini geliştirmektir ana amacımız. Öyle olmalıdır. Çocuklarımız, yönergeleri takip etmeyi öğrenmeye başladıkları okul öncesi dönemden itibaren ev işlerinin bir parçası olabilirler. Bu, onlara tek başına var olmalarını sağlayacak becerileri kazandırmanın en iyi yollarından biridir.
Çocuklar Ev İşlerinden Tamamen Uzak Olduğunda…
Kalabalık bir evin sorunsuz bir şekilde idare edilmesi ve huzurlu bir aile hayatı için herkesin evle ilgili bir katkısının olması ideal olandır. Eğer bir ailedeki tüm ev işleri sadece bir veya iki kişinin sorumluluğunda ise o ailede adalet ve yardımlaşma yeterince yok demektir. Bu değerlerin olmadığı yerde demokrasi de yoktur, huzur da yoktur…
Bir örnekle ne demek istediğimizi belki daha iyi anlatabiliriz. Üç veya daha fazla çocuğu olan kalabalık bir aileyi hayal edelim. Bu ailede anne ve baba, ev işlerini bölüşüyorlar. Bu, demokratik bir çift olduklarını gösteriyor -en azından toplumda yaygın olanın aksine sadece anne değil baba da sorumluluk alıyor ve böylece çocuklara doğru örnek oluyorlar-. Çocuklar ise evle ilgili en ufak bir sorumluluk üstlenmiyorlar. Anne ve baba, çocuklarına kıyamadıkları için -ve bazen de işler kusursuz ilerlesin ve uzamasın diye- onları ev işlerinden uzak tutuyor… Odaları düzenlemekten yemeği hazırlamaya, çamaşırdan çöpü atmaya, market alışverişinden temizliğe her şeyi onlar yapıyor. Kendi aralarında demokratik bir iş paylaşımı olmasına rağmen çocuklarını bu deneyime dâhil etmiyorlar. Onların ve işlerin iyiliğini düşünüyorlar ancak bu konuda yanılıyorlar. Çünkü bu kalabalık evin tüm yükünü üstlenmek doğal olarak ebeveynler üzerinde bunalmışlık hissi yaratıyor ve zaman zaman öfke nöbetlerine kapılmalarına sebep oluyor. Çocuklar da ev işlerinin yetişkin işi olduğunu ve ebeveynlerin öfke patlamalarının normal olduğunu düşünerek büyüyorlar ama bir yandan da bu çocuklar, böylesi bir aile ortamında yaşarken kendi iç dünyalarında şu tür olumsuz fikirlerle baş etmeye çalışıyorlar: “Ben yapamam. Bunu sadece annem yapabilir.”, “Bana güvenmiyor, o yüzden babam benim yardım etmemi istemiyor”, “Sofrayı kurdum ama annem beğenmedi, yeniden yaptı. Çok beceriksizim ben…”
Özetle, her ne sebeple olursa olsun biz ebeveynler, çocuklarımıza yaşlarına uygun ev işlerini doğru zamanda ve doğru şekilde atamadıkça, ev işlerini kusurlu bir şekilde yapmalarına izin vermedikçe ve evimizle ilgili kuralları/sorumlukları net olarak belirlemedikçe çocuklarımız da bu işleri deneyimleme, kendi becerilerini kanıtlama, ailelerine yardımcı olmanın ve bir fayda sağlamanın verdiği hazzı yaşama fırsatından mahrum kalıyorlar. Bir yandan da bitmeyen ev işlerinin eseri olan öfke nöbetlerimizin kurbanı olabiliyorlar.
Çocukların ev işlerinden tamamen uzak kalmasının gerek ebeveynler gerek çocuklar üzerinde olumsuz duygulara yol açabileceğini -bunu kimsenin istemeyeceğini- ve bu durumun, demokratik aile prensiplerine de aykırı bir ortam yaratacağını unutmayalım. Birey olma, sorumluluk, paylaşım, yardımlaşma, aidiyet ve adalet gibi değerleri çocuklarımıza öğretmek istiyorsak çocuklarımızı demokratik bir aile ortamında yetiştirmemiz gerekir. Bu ortamı yaratmanın bir parçası da çocukları yaşlarına uygun olarak ev işlerinde sorumluluk üstlenme sürecine dâhil etmektir.
Ev İşlerine Çocuklarımızı Dâhil Etmenin Faydaları…
Yaşlarına, becerilerine, isteklerine ve olgunluklarına uygun olarak ev işlerine dâhil olmalarına fırsat yarattığımızda çocuklar, kendilerini “ailenin ihtiyaç duyulan ve güvenilen değerli bir üyesi” gibi hissederler. Bu, çocukların öz güvenini artıran ve onları motive eden bir histir. Bir ev işi yapmak ve onu iyi yapmak, çocuklara büyük bir başarı ve mutluluk duygusu verir. Bir işi tek başına başarması, çocuğun öz güvenini artırırken aynı zamanda onun dünyasında bağımsızlığı da teşvik eder. Çocuklar ev işlerini başardıkça öz güvenleri ve cesaretleri artar. Başardıkça yeni sorumluluklar üstlenmeye de hazır olurlar.
Ev İşlerini Atarken Nelere Dikkat Edelim?
Okul öncesi yaşlardan başlayarak çocuklarımıza ev işleri atayabiliriz. Çocuğumuza yeteneğinin üzerinde bir iş verirsek hayal kırıklığına uğraması muhtemeldir. Ancak işi iyi yapabilirse daha fazlasını yapmayı isteme olasılığı yüksektir. İlk denemelerinde yanında olup çocuğumuza işin nasıl yapılacağını sabırla gösterebiliriz. Yaptığımız işin neden gerekli olduğu hakkında onunla konuşabiliriz. (Örnek: “Köpeği beslememiz gerekiyor ki güçlensin ve sağlıklı olsun.”)
Ev işleri atarken amacımız onlara temel becerileri kazanmaları için fırsat yaratmaktır, onları adım adım geleceğe hazırlamaktır. Dolayısıyla işlerin mükemmel sonuçlanmasını beklemek yerine çabalarına odaklanmaya, çabalarını övmeye ve onları teşvik etmeye öncelik vermemiz en doğrusudur. Çocuklarımızdan mükemmel bir sofra kurmalarını beklemek ya da odalarını harika bir şekilde toplamalarını ummak hiç gerçekçi değildir. Onların çocuk olduğunu unutmamalıyız. Bırakalım yapabildikleri kadar yapsınlar. Çabalarını överken arada bir tatlı dille onlara ipuçları verebiliriz. Eğer hatalarını gözlerinin önünde düzeltmeyi alışkanlık haline getirirsek “yeterli olmadıklarını” düşünebilirler. İşi yeterince iyi başaramadıkları için işten caymaya yönelebilirler. Onların işlerini yeniden yapacaksak bunu çoğunlukla onlar yokken yapmaya özen gösterebiliriz. Örneğin, bizi izlerken bulaşık makinesini yeniden düzenlediğimizde çocuğumuz “doğru yapmadığı” için kendisini kötü hissedebilir ve bir dahaki sefere yardım etmek istemeyebilir. Yeniden yapılması kesinlikle hayati değilse -bir güvenlik sorunu yoksa- yeniden düzenlemek için biraz bekleyebiliriz. Ya da yatağını yeterince düzgün toplamadıysa ertesi gün “Haydi bugün birlikte toplayalım. Sana bir ipucu vereceğim” gibi bir yaklaşımla hatasını düzeltmesine yardımcı olabiliriz.
Ev işleri söz konusu olduğunda çoğu çocuğun hazır olduğu yaş üç veya dörttür. Psikolog Erik Erickson'a göre, üç ila altı yaş arasındaki çocuklar tamamen gönüllü bir şekilde: “Yardım etmek istiyorum, izin ver!” mesajını verirler. Bu yaştaki çocuklar yardım etmekten heyecan duyacakları bir yaştalar ve üç bölümden oluşan yönergeleri takip edebilirler. (Örnek:“Bardağını al, fazla suyu lavaboya boşalt ve bulaşık makinesine koy.”)
Kendi ev işlerimizi yapmak söz konusu olduğunda olumlu bir tutum sergilemeliyiz. Çocuklar, bizi izleyerek öğreniyorlar. Sürekli olarak ev işlerinden şikâyet ediyorsak neden çocuklar da şikâyet etmesin?
Çocuklarla ev işi yaptığımız anlara oyunlar katmayı deneyebiliriz. Örneğin, temizliğe destek oluyorlarsa birlikte seçeceğimiz bir temizlik müziği çalmak ve molalarda dans etmek gibi oyunlar planlayabiliriz. Onlara yaptıkları işe uygun araçlar sağlayabiliriz -örneğin, bitkileri sularken küçük ellerinin tutabileceği küçük sprey şişeleri, bahçeyle uğraşırken eldiven, kek yaparken minik önlükler ya da temizlik için renkli temizlik kıyafetleri veya küçük boyutta bir süpürge sağlamak gibi-.
Dokuz yaşındaki çocuğun havuçları soyup kesmesi güvenli mi? Yedi yaşındaki bir çocuğun cam bardakları yüksek raflara geri koyması güvenli mi? Ev işlerine çocukları da dâhil ettiğimizde güvenlikle ilgili tüm önlemleri almaya, onlara güvenli araçlar sağlamaya ve çocuklarımızın yaşlarına, olgunluklarına uygun işler vermeye özen göstermeliyiz. Kolay kırılabilir veya ağır eşyaları taşımak/yerleştirmek, zehirli kimyasallar içeren temizlik malzemelerini kullanmak gibi tehlikeli görevlerden onları uzak tutmamız en doğrusudur. Hatta en doğrusu, onları tehlikelerle ve hijyen kuralları ile ilgili uyarmamızdır ve özellikle zehirli temizlik malzemelerini ulaşamayacakları bir yerde tutmaktır.
Çocuklar ev işlerine katılmaya gönüllü olmayabilirler, başlangıçta sıkılabilirler. Asla baskı kurmamalıyız ve sonuçlardan ziyade çabalarına odaklanmalıyız. Çocuğumuz neden ev işi yapması gerektiğini sorduğunda ona “hepimiz bu işte beraberiz” bakış açısını sunabiliriz. Ona ailenin bir parçası olduğunu ve herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söyleyebiliriz. Ev işlerini bölüştürüken çocuklarımıza hangi işleri istediklerini sorabiliriz. Eldivenlerle bahçedeki yabani otları toplamak, elektrikli süpürge kullanmak, sofrayı kurmaya veya yemeğe yardım etmek, odalarını düzenlemek, bitkileri sulamak, evcil hayvanı beslemek… gibi işlere çok fazla vakitlerini almayacak ve onları aşırı yormayacak bir program kapsamında katılmaları onlara pek çok yaşam becerisi kazandırabilir.
KidZania’dan sevgilerimizle
Paylaş
Haydi çocuklara eğitim ve eğlenceyi, gerçek hayatı deneyimledikleri KidZania’yı sizde paylaşın.