0
Sepetiniz boş.
Ara toplam 0,00
Sepete Git Alışverişe devam et

EN ÖNEMLİ 7 SOSYAL BECERİ

ÇOCUKLAR İÇİN EN ÖNEMLİ 7 SOSYAL BECERİ

Sosyal beceriler, çocuklarımız büyüdükçe sürekli iyileştirme gerektiren bir dizi beceriyi kapsar. Bunlar, çaba ve deneyim ile öğrenilebilen, zaman içinde güçlendirilebilen becerilerdir. Sosyal becerileri öğrenmek; çocukların akranları ve yetişkinler ile iyi ilişkiler kurmalarına, arkadaş edinmelerine, öz güven kazanmalarına, stresten uzak durmalarına, sosyal ortamlarda kabul görmelerine ve mutlu olmalarına, okulda ve hayatta girişimci bir ruhla hareket edip başarılı ve olmalarına yardımcı olmak gibi pek çok fayda sağlar. American Journal of Public Health dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre bir çocuğun anaokulunda kazandığı sosyal ve duygusal beceriler, yetişkinlikteki başarısının en büyük göstergesi olabilir. Okul gibi sosyal kurumların sosyal becerilerin gelişiminde büyük bir etkisi olsa da biz ebeveynler, bu becerileri pekiştirmede önemli bir rol oynarız. İşte bu yüzden, çocuklarımıza iyi beslenmeleri, güvende olmaları ve akademik hayatlarında başarılı olmaları için destek olurken sağlıklı bir yaşam için gereken sosyal ve duygusal becerileri de unutmamalıyız.

İşte çocuklarımızın sosyal gelişimi için önemli olan 7 sosyal beceri:

Paylaşım

Bir atıştırmalığı, bir oyunu veya bir oyuncağı paylaşmaya istekli olmak, çocukların arkadaş edinmelerine ve arkadaşlıklarını sağlamlaştırmalarına yardımcı olur. Her çocuk farklıdır ve bir çocuğun paylaşmayı öğrenmesi; onun mizacına, içinde bulunduğu hayat koşullarına, çevresindeki akranlarla ve rol modeli olan yetişkinlerle kurduğu etkileşimin niteliğine bağlıdır. Psychological Science dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre çocuklar, doğru etkileşimlerde bulunmaya fırsatları olduğunda iki yaşlarından itibaren paylaşmaya başlayabilirler. Üç ila altı yaş arasındaki çocuklar, paylaşma konusunda genellikle bencildir. Örneğin, çocuklar kurabiyelerinin yarısını arkadaşlarıyla paylaşmak konusunda isteksiz olabilirler çünkü bu, lezzetli deneyimlerinin daha kısa süreceği anlamına gelir. Aynı çocuklar, artık oynamak istemedikleri bir oyuncağı kolayca paylaşabilirler. Yedi ya da sekiz yaşlarında çocuklar, adaletle daha fazla ilgilenirler ve paylaşmaya daha istekli olurlar. Demokratik ve paylaşma kültürünü benimseyen bir ailede yetişen çocuklar genellikle paylaşmaya daha yatkındır.

Çocuklar, deneyimlerle öğrenirler ve baskı kurmak, hiçbir zaman kalıcı bir öğrenme sağlamaz. “Kardeşinle oyuncağını hemen paylaş…” gibi zorlayıcı veya emir veren yaklaşımlarla henüz paylaşmayı öğrenmemiş çocuklarımıza paylaşmayı öğretemeyiz. Bunun yerine gündelik hayatta yakaladığımız her fırsatta çocuklarımıza örnek olmaya, onlara paylaşmanın öneminden bahsetmeye ve yaptıkları paylaşımlardan ötürü onları tebrik etmeye gayret edebiliriz. Örneğin, bu tür bir yaklaşımı tercih edebiliriz: “Bu kostümünü kız kardeşinle paylaşmayı seçmen ne kadar güzel bir davranış. Seni tebrik ederim oğlum. Eminim sen de paylaştığın için çok mutlusundur.”

İş birliği

Bir toplulukta başarılı bir şekilde var olabilmek için iş birliği becerilerine ihtiyaç duyarız. İş birliği, ortak bir hedefe ulaşmak için birlikte çalışmak anlamına gelir. Çocuklar için iş birliği; arkadaşlarıyla birlikte oyuncak kule inşa etmekten tüm sınıfın katılımını gerektiren bir tiyatro etkinliğinde yer almaya kadar pek çok şeyi kapsayabilir. İş birliği kurmayı öğrenen çocuklar, başkaları istekte bulunduğunda saygı ile yaklaşmaya ve yardım etmeye meyilli olurlar.

Çocuklarımızın iş birliği becerilerini artırmak için okul öncesi yaşlarından itibaren çeşitli adımlar atabiliriz. Takım çalışması yapmaları için fırsatlar yaratabiliriz: Spor kulüplerine, sanatsal veya bilimsel grup çalışmalarına katılmalarını sağlayabiliriz. Ekip çalışmasının önemini her fırsatta vurgulayabiliriz, tüm ailenin iş birliği kuracağı etkinlikler planlayabiliriz ve ev işleri ile ilgili tüm aile üyelerine görevler verebiliriz. Çocuklarımız başarılı bir şekilde iş birliği kurduklarında bu tür bir yaklaşımı tercih edebiliriz: “Ekip olarak bahçemizde harika bir iş çıkardık. Emeğiniz için teşekkür ederim çocuklar. Şimdi bahçenin keyfini birlikte çıkarma zamanı!”

Dinleme

Dinlemek, sağlıklı iletişim kurmanın ve etkili öğrenmenin kritik bir bileşenidir. Dinlemek sadece sessiz kalmakla ilgili değildir -bu, bir başkasının söylediklerini gerçekten takip etmek ve özümsemek, o kişiye değer vermek anlamına gelir-. Çocuklarımıza iyi bir dinleyici olmayı öğretmenin en etkili yolu ebeveyn olarak iyi bir dinleyici olmamızdır. Onları, sözlerini kesmeden ve rahatça kendilerini ifade etmelerine izin vererek dinlediğimizde çocuklarımıza doğru örnek olabiliriz. Bunun yanı sıra çocuklarımıza dinleme pratiği yapmaları için bol bol fırsat yaratarak bu becerilerini güçlendirebiliriz. Örneğin, sesli kitap okuma veya tiyatro gibi etkinlikler dinleme becerilerini geliştirebilir. Kitap okurken zaman zaman durup sorular sorarak veya tiyatrodan sonra oyun hakkında sohbet ederek çocuklarımızın dinleme becerilerini ne kadar geliştirdiklerini anlayabiliriz.

Talimatları Takip Etme

Talimatları (yönergeleri) takip etmekte zorlanan çocukların, ev ödevlerini yeniden yapmak zorunda kalmaktan yanlış davranışlar nedeniyle başını belaya sokmaya veya eksik öğrenmeye kadar çeşitli olumsuz sonuçlarla karşılaşmaları muhtemeldir. Çocuklarımıza ister oyun bittikten sonra oyuncaklarını toplamalarını ister matematik becerilerini nasıl geliştireceklerini söyleyelim, her konuda ebeveynlerinden veya eğitimlerinden sorumlu diğer yetişkinlerden -öğretmenlerinden, eğitmenlerinden- talimat alabilmeleri ve bu talimatları takip edebilmeleri önemlidir. Talimatları verirken şu hatalardan kaçınabiliriz: Aynı anda birden fazla talimat vermek (özellikle küçük çocuklar için birden fazla talimat kafa karışıklığına yol açabilir) ve talimatları soru olarak ifade etmek. Sorular, çocukları ‘hayır’ cevabına yönlendirebilir. Bunun yerine net bir şekilde ve tatlı dille kendimizi ifade edebiliriz: Örneğin, “Dişini fırçalar mısın?” yerine “Yemek bittiğine göre şimdi diş fırçalaman gerekiyor.” diyebiliriz. Küçük çocukların dikkatlerinin dağılması veya ne yapmaları gerektiğini unutmaları normaldir. Her hatayı, becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacak bir fırsat olarak görebiliriz.

Kişisel Alana Saygı

Çocuklara diğer insanların kişisel alanlarına nasıl saygı göstereceklerini ve kendi kişisel alanlarını nasıl koruyacaklarını öğretmemiz önemlidir. Evimizde kişisel alana saygı duymayı teşvik eden -“kapalı olan kapıları çalmadan kimsenin odasına girmemek” gibi- kurallar koyarak başlayabiliriz. Başkalarının kişisel eşyalarına izinsiz dokunmamak veya başkalarına gereğinden fazla yaklaşmamak/dokunmamak gibi kuralları öğrenmeleri için çocuklarımıza koçluk yapabiliriz.

Göz Teması

Göz teması, sağlıklı iletişimin önemli bir parçasıdır. Bazı çocuklar, belki çekindikleri veya utandıkları için konuştukları kişiye bakmakta zorlanabilirler. Bu zorluğu aşmaları için baskı kurmadan her fırsatta göz temasının önemini vurgulayabiliriz. Örneğin, çocuğumuzun göz teması kurmadığını fark ettiğimiz anlardan sonra nazik bir sesle ufak bir hatırlatma yapabiliriz: “Birisi bizimle konuşurken gözlerimizin nereye bakmasını tercih etmeliyiz?” gibi bir soru sorabiliriz. Çocuğumuz doğru yanıt verirse şöyle diyebiliriz: “Evet, bravo! Gözlerine bakmalıyız. Bunu her zaman yapamayız. Mesela araba yolculuklarımızda göz teması kurarak konuşmak zordur. Ama başka zamanlarda, özellikle bir arkadaşımız ya da öğretmenimiz sadece bizimle konuştuğunda onunla göz teması kurabiliriz. Bu, ona değer verdiğimizi gösterir.”

Görgü Kurallarına Uyum

Çevremizdekilere görgü kuralları çerçevesinde yaklaşmak ve nazik sözlerimizle onları gülümsetmek, en önemli sosyal becerilerden biridir. Bir arkadaşımız yardım ettiğinde “Teşekkür ederim.”, birisinden destek isterken veya bir ricada bulunurken “Lütfen” demek; kalabalık bir grup içinde başkalarının sözünü kesmemek, okulda öğretmen izin vermeden söz almamak, sofra adabına uygun davranmak gibi evde ve ev dışında uygulayabilecekleri görgü kurallarını çocuklarımıza öğretebiliriz.

Sosyal becerileri geliştirmek için asla geç değildir

Çocuklarımıza temel sosyal becerileri öğretmek için asla geç değildir ancak başlangıç noktası olarak erken çocukluk yıllarını hedeflememiz en doğrusudur. Sosyal becerileri sağlıklı bir şekilde öğrenmeleri için onlara rol model olmaya, sabırlı davranıp hatalarını hoş görmeye ve hatalarını öğrenme için bir fırsat olarak değerlendirmeye özen gösterebiliriz. Çocuğumuzun “sosyal beceri eksikliği” olduğunu ve bu konuda ona yeterince yardımcı olamadığımızı düşünüyorsak çocuk doktorumuzdan destek isteyebiliriz.

KidZania’dan sevgilerimizle.

BULMACALAR ÇOCUKLARA İYİ GELİR

DAHA GÜÇLÜ BİR YAZAR OLMAK!

ENERJİ DOSTU BİR YAŞAM SÜRMEK

TEKNOLOJİ VE EBEVEYNLİK

EĞİTİMİ DÖNÜŞTÜRME ZAMANI

ÇOCUĞUNUZU SPORA TEŞVİK EDİN!

AİLE GELENEKLERİ...

BİLİM, HERKES İÇİNDİR…

GERÇEK SEVGİ, KOŞULSUZDUR…

EN ÖNEMLİ 7 SOSYAL BECERİ

BUNLARDAN VAZGEÇEBİLİRİZ

İLKOKULDA ARKADAŞ EDİNMEK...

HAYVAN SEVGİSİ

DUYGUSAL ZEKÂ (EQ) NEDİR ?

DEPREM EĞİTİMİ ÖNEMLİDİR!

Satın Al
Açılış Saatleri
Giriş Ücretleri
Üye Girişi Sepetim