0
Sepetiniz boş.
Ara toplam 0,00
Sepete Git Alışverişe devam et

EĞİTİMİ DÖNÜŞTÜRME ZAMANI

HERKES GÖREV YERİNE: DAHA İYİ BİR GELECEK İÇİN EĞİTİMİ DÖNÜŞTÜRME ZAMANI

Uluslararası Eğitim Günümüz kutlu olsun!

Eğitim, hayata hazırlık mıdır? Yoksa eğitim, hayatın kendisi midir? Eğitim; basit anlamıyla bilgi edinmek, deneyimlemek, beceri kazanmak ve bu sayede gelişmek demektir. Sadece çocukluk/gençlik yılları ve belirli şablonlar içinde sınırlı kalamayacak kadar geniş bir kavramdır. Eğitim, toplumları dönüştüren ve tetiklediği dönüşümle beraber değişmesi, dönüşmesi gerekendir. Bugünü, geleceği ve her anı şekillendirebilme gücüne sahip bir araçtır eğitim... Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelerek eğitim sistemimiz ile ilgili önerilerini sunan, fikirleri bugün de eğitim bilimcilere ilham vermeye devam eden Amerikalı eğitim kuramcısı ve filozof John Dewey’e (1859-1952) göre eğitim, hayata hazırlık değil hayatın ta kendisidir… Eğitim, süreklilik ister ve sürekli olmalıdır.

Bugün, “Uluslararası Eğitim Günü”. Birleşmiş Milletler, dört yıl önce; eğitimin, barış ve sürdürülebilir kalkınmadaki kilit önemini vurgulamak için 24 Ocak tarihini eğitime adadı. Bugün, daha iyi bir dünya ve daha iyi bir gelecek için eğitimi nasıl dönüştürmemiz gerektiğini düşünme, eğitimle ilgili yerel ve küresel sorunları hatırlama, tüm dünya halklarını eğitimle ilgili fikir alışverişine ve göreve davet etme günü… Gelin, bugün eğitimle ilgili sorunlar ve eğitimin nasıl dönüşmesi gerektiği hakkında hep birlikte düşünelim.

Hayal edelim…

Eğitim, kimseyi geride bırakmadan -çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler…- herkes için sürekli ve iyileştirici bir araç olabilse dünya nasıl bir yer olurdu? Muhtemelen çok daha iyi bir yer olurdu… Yakın geleceği hayal edelim… Eğitimin, “yasalarla korunan bir hak olduğu gerçeğinin” uygulamada da gerçek olduğu ve “eğitimin adeta bir sihirli değnek gibi her bireye dokunabildiği, onları özgürleştirdiği” bir dünyayı hayal edelim… Eğitimin; insanlığı hep daha iyiye götürdüğü, savaşları bitirdiği bir dünya… Öyle bir dünya ki bu dünyada adalet ve fırsat eşitliği var; açlık ve yoksulluk yok... Bu dünyada fikirler özgürce ses buluyor; bu dünyada demokrasi karşıtlığı, cinsiyet ayrımcılığı bitmiş… Bu dünyada eğitim, bebeklikten başlayarak yaşam boyu öğrenme demek…

Dünyamız bir dönüm noktasında…

Bilgi ve öğrenmenin, “yenilenme ve dönüşümün temeli” olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bugünkü dünyada var olan küresel eşitsizlikler; eğitimin barışçıl, adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni kurmamıza yeterince yardımcı olmadığını açıkça gösteriyor. Hızlı teknolojik değişimler hayatımızın birçok yönünü ve dünyayı değiştiriyor ama bu yenilikler, daha adil ve daha demokratik bir düzen kurmamıza vesile olmuyor ne yazık ki... İşte bu yüzden eğitimi yeniden tasarlamalıyız.

Eğitim hakları dünyanın pek çok yerinde ihlal ediliyor. Bugün, dünya genelinde yaklaşık 258 milyon çocuk ve ergen okula başlama veya bitirme fırsatına sahip değil; 617 milyon çocuk ve ergen temel matematiği bilmiyor; Sahra altı Afrika'daki kızların %40’ından azı ortaokulu bitiriyor ve yaklaşık dört milyon çocuk/genç mülteci okula gitmiyor. Ülkeler; kapsayıcı/eşitlikçi kaliteli eğitim ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatları olmadan toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada ve milyonlarca çocuğu, genci ve yetişkini geride bırakan yoksulluk döngüsünü kırmada başarılı olamayacaklardır.

21. yüzyılda eğitime bakış nasıl değişmeli?

Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilen Stephen Hawking, “Bilginin en büyük düşmanı cehalet değildir. Bildiğini zannetme sanrısıdır.” demiştir. 21. yüzyılda bilgi katlanarak büyüyor ve dijital teknolojiler sayesinde hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde yayılıyor. Evet, bugün bilgiye hızlıca ulaşabiliyoruz ve daha çok “bildiğimizi” sanıyoruz. Peki, öyle mi? Yani, gerçekten daha çok bilgiye mi sahibiz, yoksa yeterince özümsemeden, sorgulamadan ve deneyimlemeden parmaklarımızın ucundaki dijital dünya sayesinde Hawking’in de vurguladığı gibi çok bildiğimizi sandığımız bir yanılsama içinde miyiz? Bilgiyi akılcı yöntemlerle sorguluyor muyuz? Gezegenimizin evrenin küçücük bir parçası olduğunun ve bu evrende bilmediğimiz pek çok şey olduğunun farkında mıyız? Her şeyin hızlı olduğu bu robot çağında, eğitim de aynı hızla dönüşebiliyor mu? Gerçek şu ki eğitim anlayışı, bugünün gelişmiş toplumlarında bile çağın sorunlarını, bireysel ve küresel ihtiyaçları eksene alan bir dönüşüm yaşayamıyor.

“Uzaktan eğitim”, 21. yüzyılın teknolojilerini araç olarak kullansa da asla “eğitimin dönüşmüş iyi halidir” diyemeyiz. Eğitimin bugün, ister uzaktan ister yüz yüze eğitim olsun; her bireye -başta çocuklara- “daha derin bir anlama”, “eleştirel ve yaratıcı düşünme” ve kendisi için faydalı olan bilgiyi yaratmasını sağlayacak “okuryazarlık becerileri” katması gerekiyor. 21. yüzyılda bilgiye ve eğitime bakış tamamen değişmeli, dönüşüm eğitimle başlamalıdır. Pedagoji, yani eğitim bilimi; iş birliği ve dayanışma ilkeleri etrafında yeniden düzenlenmelidir. Öğrencilerin birlikte çalışarak dünyayı empati ve şefkatle dönüştürmelerini sağlayacak entelektüel, sosyal ve ahlaki kapasitelerini geliştirmeyi hedeflemelidir. Ancak bu sayede demokratikleşme, adalet ve barış yolunda gerekli adımları atabiliriz.

BM Genel Sekreteri António Guterres: “Eğitime olan ortak bağlılığımızı yeniden canlandırma zamanı geldi."

Birleşmiş Milletler(BM) raporuna göre eğitim için küresel olarak yeni bir anlaşmaya varma zamanı geldi. Üye ülkelerin katılımıyla 2015 yılında belirlenen 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, ancak ve ancak eğitim reformlarının uygulanması ile mümkün olacaktır. Buna göre eğitim programları; öğrencilerin bilgiye erişmelerini ve üretmelerini desteklerken aynı zamanda sorgulama, eleştirme ve uygulama kapasitelerini de geliştirmelerini destekleyen ekolojik, kültürlerarası ve disiplinlerarası öğrenmeyi vurgulamalıdır. Hayatın her alanında ve her anında eğitim; doğasever, demokratik, adil ve barışçıl bir insanlık anlayışını benimsemelidir. Yanlış bilginin yayılmasına; yanlışları gerçeklerden ayırt etme yeteneğini geliştiren bilimsel, dijital ve hümanist okuryazarlık becerileri ile karşı çıkılmalıdır.

Öğretmenlik, öğretmenlerin de düzenli olarak kendilerini geliştirmelerini sağlayan bir mesleğe dönüşmeli ve daha da profesyonelleştirilmelidir. İş birliği ve ekip çalışması, öğretmenlerin çalışmalarını karakterize etmelidir. Araştırmayla, deneyimle, oyunla bilginin yaratılmasını ve etkili öğrenmenin sağlanmasını-; öğrencilerle öğretmenler arasındaki diyaloğun ve iş birliğinin zenginleşmesini teşvik eden yeni pedagojik uygulamalar, öğretimin yani okuldaki eğitimin ayrılmaz bir parçası haline gelmelidir. Okullar, destekledikleri kapsayıcılık ve eşitlik ilkeleri nedeniyle korunmalı; dünyanın daha adil, hakkaniyetli ve sürdürülebilir geleceğe dönüşümünü teşvik etmek için yeniden tasarlanmalıdır. Okullar; farklı insan gruplarını dayanışma ve ekip çalışmasına yönlendiren, onlara öğrendiklerini uygulama fırsatı tanıyan yerler olmalıdır. Dijital teknolojiler, okulların yerini almayı değil okulları desteklemeyi hedeflemelidir. Eğitim, sadece öğretimle sınırlı kalmadan okul duvarlarını aşmalı ve yaşamın her anına yayılmalıdır.

Özetle, bugün eğitime bakışımızı değiştirmeliyiz. Bugün; eğitim hakkının yaşam boyu sürecek bir hak olması, eğitimin fırsat eşitliği ilkesi ile herkese ulaşması için anlaşmalıyız. Yüz yüze ve sanal öğrenme alanlarını birbirine bağlayarak her birini maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz.

Daha iyi bir dünya için eğitimi dönüştürmeye, çocuklarımızla beraber sürekli öğrenmeye ve daha derin bir kavrayışla yaşama biçimlerimizi ve gezegenimizi iyileştirmeye evet demeliyiz… Ancak böylece, hayat dediğimiz serüveni; eğlenceli ve mutlu bir macera olarak yaşayabiliriz. Ancak böylece, daha iyi bir geleceği hep birlikte umut edebiliriz.

KidZania’dan sevgilerimizle.

Satın Al
Açılış Saatleri
Giriş Ücretleri
Üye Girişi Sepetim