0
Sepetiniz boş.
Ara toplam 0,00
Sepete Git Alışverişe devam et

DÜNYA OYUN OYNAMA

OYUNLARLA; ZİNDE, NEŞELİ VE HUZURLU BİR YAŞAMA ADIM ATIN! 28 Mayıs, Dünya Oyun Oynama Günü Kutlu Olsun!

28 Mayıs, 2001 yılından bu yana Dünya Oyun Oynama Günü olarak kırkı aşkın ülkede kutlanıyor. Uluslararası Oyuncak Kütüphanesi Birliği tarafından ilan edilen, oyunun insan yaşamındaki ve özellikle çocuk gelişimindeki önemini vurgulamayı amaçlayan bu özel günün fikir annesi Dr. Freda Kim, bu 28 Mayıs’ta dünyaya şu mesajı veriyor: “İyileşmeye başlamak için dünyayı oyun oynamaya teşvik edin!”. Biz de bu yazımızla oyunun süper güçlerini hatırlatmak ve sizleri oyun oynamayı rutin haline getireceğiniz bir yaşama davet etmek istiyoruz. Bu davetimizde ısrarlıyız çünkü oyun oynamak, çocuktan yetişkine herkesi iyileştiren muhteşem bir uğraştır.

Oyun Deyince…

Oyun, tek bir tanıma sığmayan ve ilkel toplumlardan bugüne dek sürekli gelişerek kapsamını zenginleştiren bir kavram. Oyun deyince herkesin aklına kendi yaşamında deneyimlediği ve gözlemlediği oyunlar gelir. Ancak oyun dünyası uçsuz bucaksız bir yerdir… Her birey, oyun dünyasına bir şekilde katkı sunar. Bu sınırsızlığı basit bir örnekle daha iyi kavrayabiliriz: “Oradan Buradan Çıkmaca” diye bir oyunu hiç duydunuz mu? Duymadınız çünkü bu oyun; ekip arkadaşlarımızdan birinin, 80’lerde geçen çocukluk yıllarında kardeşleri ile birlikte tasarladığı ve oynadığı bir oyun… Gezegenimizde yaşamış ve yaşamakta olan her insanın ve her kültürün, kendine has oyunlar ürettiğini düşünürsek oyun dünyasında var olan sayısız oyundan bahsedebiliriz. O halde diyebiliriz ki oyunlar, insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Oyunlar hep vardı ve hep var olacak…

Günümüzde oyunun işlevi ve faydaları üzerine pek çok araştırma yapılıyor. Araştırmalar, oyunun çocuk gelişimindeki önemini ve her yaş grubu için fiziksel sağlıktan zihinsel sağlığa uzanan çok çeşitli faydalarını kanıtlıyor. 21. yüzyılda oyun, hayatımızın her alanında daha fazla karşımıza çıkıyor ve öğrenmenin en doğal, en eğlenceli ve en etkili aracı olarak -eğitimden iş hayatına ve özel hayata- kendine daha fazla yer buluyor.

Bazı Tanımlamalarla Oyun…

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde oyun şöyle tanımlanır: Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence.

Oyun, çocukların temel bilgileri ve becerileri kazanmalarının en önemli yollarından biridir. Ünlü İtalyan eğitimci Maria Montessori’nin (1870-1952) de ifade ettiği gibi oyun, çocuğun en önemli işidir. Çocuk gelişimi alanında yaptığı çığır açan çalışmalarla tanınan İsviçreli psikolog Jean Piaget’in (1896-1980) teorisine göre oyun gelişimiyle zihinsel gelişim arasında yakın bir ilişki vardır.

Hollandalı filozof ve tarih profesörü Johan Huizinga (1872-1945), oyunun bir “kültür yapıcı” olduğunu savunmuştur ve av faaliyetini örnek göstererek avlanmanın arkaik topluluklarda oyun biçiminde ortaya çıktığını, avın kültür olmadan önce oyun olduğunu belirtmiştir.

1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazanan ünlü bilim insanı Albert Einstein (1879-1955), oyunu en yüksek araştırma şekli olarak tanımlamıştır. Analitik psikolojinin kurucusu olan İsviçreli psikiyatr Carl Jung (1875-1961), “Bir şeyin yaratılması, akıl tarafından değil, oyun içgüdüsü tarafından gerçekleştirilir.” sözüyle, oyunun yaratıcı gücümüzün kaynağı olduğunu ifade etmiştir.

Duygusal zekâ üzerine geliştirdiği teorileri ile çok ses getiren Amerikalı psikolog ve danışman Daniel Goleman (1946-): “Beynimiz, bizi sosyalleşmeye iten bir oyun dürtüsüyle donanmış halde gelir. Bir çocuğun oyunu; tehditler, korkular ve tehlikelerle yüzleşebileceği kendi güvenli alanını yaratır. Oyun, çocuğa; korkulan ayrılıkları veya terk edilmeleri yönetmenin doğal bir yolunu ve kendini keşfetme fırsatlarını sunar.”

Çocuk İçin Oyun…

1989 yılında Birleşmiş Milletler üyeleri tarafından imzalanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 31. Maddesi şöyle der: “Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zamanı değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkı sunar.” Bu maddede de ifade edildiği gibi oyun, çocuk için temel bir haktır. Haktır çünkü çocukluk -özellikle okul öncesi dönem, diğer bir deyişle erken çocukluk- insan yaşamının en değerli evresidir. Beyin gelişiminin en hızlı olduğu ve kişiliğin temellerinin atıldığı bu evrede, “doğru adımları takip ederek hayata doğru bir başlangıç yapmak ve oyunlarla öğrenip keşfetmek” her çocuğun en doğal hakkıdır.

Çocuklar etraflarındaki dünyayı anlamlandırmak ve çevreleriyle bağlantı kurarak anlam bulmak için oynarlar. Erken çocuklukta oyun oynamak, erken beyin gelişimini desteklemenin yanı sıra çocukların okula ve hayata hazırlanmalarına, dünyayı ve kendilerini keşfetmelerine, oyun yoluyla deneyimleyerek en etkili şekilde öğrenmelerine, fiziksel ve zihinsel olan temel becerileri kazanmalarına yardımcı olur. Aynı zamanda oyun oynama deneyimi; çocuğun üzüntü, kaygı, öfke gibi olumsuz hislerden uzaklaşmasına yani bağışıklık sisteminin en büyük düşmanı olan stresten kurtulmasına da destek olur. Bilimsel araştırmalar; erken yaşta oynamanın, daha sonraki yaşamda daha yüksek zekâ(IQ) ile ilişkili olduğunu da kanıtlamıştır. Oyun, sadece bilişsel zekânın değil; aynı zamanda hayat boyu başarıda en az IQ kadar önemli olduğu vurgulanan duygusal zekânın (EQ) gelişimine de katkı sağlar.

Herkes Oyunlarla Buluşmalı Çünkü…

Nobel ödüllü İrlandalı yazar George Bernard Shaw (1856-1950),“Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız; oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.” demiştir. Oyun, bir çocuğun gelişimi için çok önemli olmakla birlikte her yaştan insan için de faydalıdır.

Oyun oynamak, beyin fonksiyonunu geliştirir. Yapılan araştırmalar, oyun oynamanın; sinir hücrelerinin (nöron) ve sinirsel bağlantıların (sinaps) gelişmesine katkıda bulunduğunu ortaya koymaktadır. Satranç oynamak, bulmacaları tamamlamak veya beyni zorlayan diğer eğlenceli oyunların peşinden gitmek, hafıza problemlerini önlemeye ve beyin fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Oyun eğlencelidir ve vücudun kendini iyi hissettiren doğal kimyasallarından olan endorfinin salınımını tetikleyebilir. Endorfinler; genel olarak iyi olma hissini arttırır, stresi azaltır ve hatta ağrılarımızı geçici olarak hafifletebilir. Sevdiklerimizle -ailemizle, çocuklarımızla, arkadaşlarımızla- birlikte oynamak; ilişkilere neşe, canlılık ve esneklik getirir. Oyunlar; kırgınlıkları, anlaşmazlıkları ve acıları iyileştirebilir. Düzenli oyun yoluyla birbirimize güvenmeyi ve güvende hissetmeyi öğreniriz.

Çocuklar genellikle en iyi oyun oynarken öğrenirler; bu, yetişkinler için de geçerli olan bir ilkedir. Biz yetişkinler de yeni bir görevi, eğlenceli olduğunda daha rahat öğreniriz. Oyun aynı zamanda hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı harekete geçirerek problemleri çözmemize, geniş bir perspektiften bakarak sıra dışı fikirler geliştirmemize ve içimizdeki mucidi keşfetmemize yardımcı olabilir.

Oyun, sosyal becerilerin geliştirilmesine yardımcı olur. Çocuklar, oyunlar sırasında sözlü iletişim, beden dili, sınırlar, iş birliği ve takım çalışması hakkında tecrübe edinirler. Yetişkinler olarak, oyun ve eğlenceli iletişim yoluyla bu becerileri bizler de geliştirmeye devam ederiz. Hangi yaşta olursak olalım, oyun ve kahkaha; insanları birbirine yaklaştırarak, olumlu bir bağ oluşturarak ve anlaşmazlıkları çözerek güçlü ve sağlıklı ilişkiler kurmamızda, kendimizi genç ve enerjik hissetmemizde önemli bir rol oynar.

Çocuklara, rol oyunları yoluyla eğlenerek öğrenme deneyimi sunan Çocuklar Ülkesi KidZania’nın İstanbul şehrinden, yani KidZania İstanbul’dan tüm yetişkinlere sesleniyoruz:

“Evde, Okulda, İşte… Her Yerde Oyuna Yer Açın!”

Eğer çalıştığımız iş yeri, personelinin motivasyonu ve eğitimi için oyunlardan faydalanıyorsa; eğer aile ve arkadaşlık ilişkilerimizi ve hatta eşimizle olan ilişkilerimizi oyun ve mizah yoluyla güçlendirmeyi biliyorsak; eğer çocuklarımız, evde ve okulda oyunlar yoluyla eğlenerek öğreniyorlarsa ve ebeveynler olarak onlarla oyun oynamaya her gün fırsat yaratıyorsak… işte o zaman, çok şanslıyız demektir. Şansımız, oyunların süper güçlerini keşfetmiş olmamızdan gelir.

Çocuklarınızla, kendi başınıza veya dostlarınızla oyunlar oynamak, hem size hem de sevdiklerinize çok iyi gelir! İster 75 ister 35 yaşında olun, hangi yaşta olursanız olun; zinde, neşeli ve huzurlu bir yaşam için her gün ve her yerde oyuna yer açın, çocuklarınızı oyuna teşvik etmenin ve onlarla oyun oynamanın yaratıcı yollarını bulun!

Başta çocuklar olmak üzere herkesin oyunlarla buluştuğu bir dünya dileriz!

KidZania’dan sevgilerimizle

Satın Al
Açılış Saatleri
Giriş Ücretleri
Üye Girişi Sepetim